have

n. varlıklı kimse, üçkâğıt, hile, kumpas
————————
v. sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak
* * *
sahip ol
* * *
(to be able/unable to explain one\'s actions etc: Your work is very careless - what have you to say for yourself?) mazeret göstermek, savunmak

sahip ol

/hıv, hev/ e. sahip olmak, -si olmak; almak; yapmak; yemek, içmek; izin vermek; doğurmak; davet etmek, çağırmak; (rüya) görmek; geçirmek; karşılaşmak have a hand in -de katkısı bulunmak have done with bitirmek, son vermek, ile işi kalmamak have got sahip olmak, -si olmak have got to zorunda olmak, zorunda kalmak, mecbur olmak have it in for (sb) kon. -e zıt gitmek, kaba davranmak, kıl olmak, gıcık olmak have it off/away with İİ. kon. ile düşüp kalkmak have it out with tartışmak have on üzerinde ... olmak, giymek; İİ. kon. kafaya almak, işletmek; yapacak bir işi/programı olmak have on one's mind endişelenmek have out (diş, vb.) çektirmek, aldırmak; (tartışarak) çözümlemek; tartışmak have sth done -tirmek, -tırmak have to zorunda olmak, zorunda kalmak, mecbur olmak have to do with ile bir ilgisi olmak have up İİ. kon. mahkemeye vermek

Ingliz tili - Turkcha lug'atida Ingliz tili have so'zining Turkcha ma'nosi nima? Ingliz tili tili bo'limidagi have so'zi Turkcha tilidagi ma'noni yuqoridan o'qingiz mumkin. have boshqa tillarda ma'noni quyidagidan topishingiz mumkin.

Ingliz tili - Turkcha луғатида Ingliz tili have сўзининг Turkcha маъноси нима? Ingliz tili тили бўлимидаги have сўзи Turkcha тилидаги маънони юқоридан ўқингиз мумкин. have бошқа тилларда маънони қуйидагидан топишингиз мумкин.